Türkiye’de sosyal ve siyasî hadiselerin yorumlanmasında din unsuruna önem atfeden akademisyenlerden biri olarak Şerif Mardin’in Nakşibendîlikle alakalı kaleme aldığı yazılar bir bütünlük içinde tetkik edilerek çapraz okumalara tabi tutulduğunda ortaya çıkan manzara hiç de içaçıcı değildir. Ona göre mazide ve halihazırda (hatta gelecekte de) Türkiye’yi hem yapan hem yıkan, aslî unsurlarından biri; 1950’lerden önce derinlerde, 50’leri müteakiben de görünürde akan Nakşîliktir. Osmanlıyı ve din meselesini henüz halledebilmiş olmaktan uzak görünen Cumhuriyeti hata edebilmenin ilk merhalesi, Nakşibendîliği tetkik etmekten geçer... Mardin’i ilgilendiren esas mesele Nakşibendîliğin tarihi ve geleneğinden ziyade Türklerin din / İslâm tasavvurunu oluşturan en önemli tarikat etrafında zamanın şartlarına tabi olabilecek ve sistemi tahkim edebilecek potansiyel bir müslümanlığın mevcudiyetini yoklamaktır. Ona göre Osmanlıların ruhunu teşkil eden ve sistemin bekasını sağlayan unsurları bünyesinde barındıran Nakşîlik Cumhuriyet için de aynı vazifeyi deruhte edebilecek vasıflara sahiptir. Nitekim çekirdek kadrosu itibariyle Nakşibendîlik çerçevesinde mütalaa ettiği AKP’nin iktidarda olması Kemalizm’in bir başarısı sayılmalıdır ifadesiyle akademik sırrını ifşa etmektedir. Şerif Mardin’in, üzerine dinî, siyasî ve sosyal hükümler bina ettiği Nakşîlik konusundaki bilgilerinin sıhhati ve derinliği ile bunlarla birlikte yürüyen yorumlarının değeri bu eser boyunca tetkike tabi tutulmuştur.