Cool sözcüğü bir onay terimi olarak tüm dünyada gençlerin ağzında. Günümüze kadar var olan bütün gençlik altkültürlerinin önemli bir öğesi olmayı başaran; ama ailelerin kafasını karıştırmak için sürekli ad ve kostüm değiştiren bu tavır, değişip duran bir modadan mı ibaret? Yoksa popüler kültürü fethetmekle yetinmeyip aşırı milliyetçi, dini ve solcu akımların sıkıcı lığını alkol, sigara, uyuşturucu, seks, müzik ve şiddetin cazibesiyle sarsan bu apolitik isyan tavrı başka bir yaşama tarzı nın habercisi mi? Pountain ve Robins, kitaplarının geniş kapsamlı sosyal bilimsel bir araştırması iddiası olmadığını söyleyip son 50 yıldaki popüler kültür evrimlerini açıklama konusunda cool’dan nasıl yararlanırız diye yola çıktık diyorlar. Ama cool’un izlerini Afrika kültürlerindeki antik köklerinden, Amerika’daki siyahi kölelerin isyan müziğine; Rönesans İtalya’sından, Anadolu gülüşü ne; siyahi cazcılardan, iki savaş arası dönemin resim, sinema, edebiyat ve müziğinin avangart sanaçılarına; ve günümüzde spordan, psikolojiden, Wall Street’e; reklam ve medya dünyasına kadar sürerek yukarıda sorulan sorulara sağlam argümanlara dayanan yanıtlar veriyorlar. Savaşçı toplumlarda genç erkeklerin saldırganlığını kontrol altına almasını sağlayan dini bir etik olan cool’un, köleliğin onur kırıcılığına karşı bir savunma mekanizması haline nasıl geldiği; daha sonra endüstriyel kapitlizmin konformizmine karşı bir çeşit isyan tavrına, günümüzde ise tüketici kapitalizmdeki rekabet baskısıyla baş etmeye yarayan bir mekanizmaya nasıl dönüştüğü, bu dönüşümün Charlie Parker, Elvis ve Mick Jageer; Brecht ve Guy Debord; Grate Garbo ve Hilary Clinton; James Dean ve Marlon Brando; Muhammed Ali ve Michael Jordan; Hitler ve Kennedy gibi cool kişilikler üzerinde nasıl tezahür ettiği akıcı bir üslupla anlatılıyor.