Çocukluğumda konağımızın bodrumunda tesadüfen keşfettiğim kapıyı yıllar sonra açtığımda karşıma çıkan o çöl neler neler saklıyordu: Zarafetle intihar eden kadınlar, sıradanmış gibi görünen ama çarpıcı sırlarla donanmış kurbanlar, hırçın şövalyeler, huzursuz sirk cambazları, ruhları ve bedenleri değişen cellatlar, mermer bir şehre mahkum edilen garip kaderleri biriktiren rehberler, lanetli uzak yol kaptanları, anlattıklarından canlı bedenler çıkartan gezgin hikayeciler... Ama en önemlisi, çölün diğer ucundaki kütüphaneye yapılan yolculuğun kahramanları: Raskolnikov’a âşık huysuz ihtiyar yazar, en garip hikayelerin kahramanı köpeksi Marlowe, geçmişi en çekici ruhlarla bezeli küçük Abdullah... ve -alçakgönüllülüğün alemi yok- bu büyülü satırları size aktarmayı her nedense görev edinmiş olan ben... "Evet okuyucu, çöl tuhaf bir yerdir ve her şey uzun bir hikayeden ibarettir. Nereden bakılırsa bakılsın hoş bir hikayedir bu."