“Elinizdeki kitapta “toplumsal cinsiyet” alanına dair anahtar nitelik taşıdığı düşünülen, güncel pek çok vakada da tartışmak durumunda kaldığımız kavramlara yer verdim. Dolayısıyla kimi kavramlar önemlerinden bağımsız olarak bu kitap planı içinde yer almadı. Kitapta, bahsettiğim anahtar kavramlara ilişkin tanımlayıcı bir çerçeve sunmaya çalıştım. Bu tanımlama çabası içinde kullanılan çeşitli örnekler ve tarihsel referanslar için çoğunlukla Avrupa’yı temel aldım. Çünkü Türkiye bağlamını odaklamak hem iddiamızı çok aşan özel bir tarih çalışmasını gerektirmektedir hem de tanımlayıcı bir çerçeve için kimi özgüllüklerin dışlandığı daha “evrensel” modellere bakmak ihtiyaç olmuştur. Yine de örneğin “din” başlığında olduğu gibi Türkiye bağlamının kendini daha çok hissettirdiği kavramlar vardır. Anahtar kavramların bir anlamı da yukarıda bahsettiğimiz birikimle, bir dönem “muhafızlığı yapılmak zorunda kalınan” Marksizmin sınanacağı alanı işaret etmesidir. Sınanacak olan, biraz daha açık ifade etmek gerekirse, “Marx bu konuda şöyle dedi, Lenin şu uyarıda bulundu, Zetkin şuna çubuk büktü” gibi mot a mot “Marksizmin bilgisi” değil, özel olarak Marksizmin kavramları, yöntemsel kategorileridir. Yöntemsel kategoriler ve kavramlar olarak; tarihselcilik, süreklilik-kopuş, Marksist bütünlük anlayışı, bütün-parça ilişkisi, yapı-üstyapı, belirleme, dolayım, koşullama, soyutlama, öz-biçim, evrensel-özgül, eşitsiz ve bileşik gelişme, ilişki ve süreç fikri gibi pek çok unsur sıralanabilir. Bu kitabın iddiası bu türden bir yöntem okumasının cinsellikten erkekliğe, annelikten güzellik kavramına pek çok başlıkta değerlendirilebileceğidir. Böylesi bir sınama çabasının anlamı Marksizmin kendi dışındaki kaynaklara hiç başvurmaması değildir. Aksine Marksizm, feminizmin çeşitli yorumlarıyla alışverişini diri tutmalı, kendi müktesebatına uygun filtreler edinme konusunda pratikler kazanmalıdır. Literatüre merak uyanmasını tehlikeli/saptırıcı bulan yaklaşımların geçerliliği yoktur. Bu sebeple her başlığa düşüncemi yansıtmasından bağımsız olarak kışkırtıcı olacağını varsaydığım epigram cümleleri ekledim ve yine hemen her başlıkta çeşitli feminizmlerin paradigmatik yaklaşımlarına değindim. Bunun literatüre ilişkin belli bir merakın uyanmasını sağlamak ve kestirmeci-kalıp yargılarla hareket eden yaklaşımları eleştirmek adına da önemli olduğunu düşünüyorum. Bu literatüre merak duyulmaması büyük bir kayıptır, çünkü aslında burada, kadınlara yalnızca “neyi propaganda etmeleri” ve diğer kadınları “nasıl kurtaracakları” değil, işe yaramaz sevgililerini terk etmeleri gerektiği ya da bangır bangır orgazm olmala- rının bir zorunluluk olmadığı da anlatılır. Kavramlar ve tanımlamalar önemlidir. Çünkü nasıl tanımladığımız, nasıl mücadele edeceğimizle doğrudan ilişkilidir. Kitabın bu bağlamda mütevazi bir katkı olarak değerlendirilmesi dileğiyle…” – Ebru Pektaş -

Benzer Kitaplar