“Savaş dediğiniz şey, bir toplumu topyekûn esir alıp biat ettirmek, sömürülme ve köleleştirilme planlarına karşı direncini kırmak değil midir? Topluma diz çöktürmenin en kritik aşaması ise kadınları teslim almaktır. Çünkü kadınlar toplumun direngen yanıdır… O yüzden ister içerideki iktidar savaşı olsun, ister işgal hedefli dış müdahaleler olsun, ilk hedef her zaman kadınlardır. Tarih boyunca bu böyle olmuştur.” Ortadoğu’da “Arap Baharı” adı altında başlatılan savaşın korkunç yüzü birçok defa görüldü. Tunus’ta, Mısır’da, Suriye’de… Bu süreçte “cihat” savaşına katılan silahlı gruplarla hilafet devleti kurmak amacıyla ortaya çıkan eli kanlı örgüt IŞİD’in Irak ve ağırlıklı olarak Suriye’de kadınlar üzerinden yaptığı insanlık dışı uygulamalar da bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşti. “Cihat nikâhı” kıyılarak tecavüze uğrayan, pazarlarda üzerlerine etiket konularak satışa çıkarılan, bedenleri ganimet olarak vaat edilen kadınların yanında savaş ve cihat karanlığına karşı direnen kadınlar da vardı. Hamide Yiğit, bu karanlığa karşı mücadele eden kadınları, Suriye’deki kadın direnişini, bölgeye özel analizler ve konunun öznesi kadınların anlatımıyla ele alıyor. Dünyaya seslerini duyuramayanların sesi olmak ve söylenmeyenleri söylemek için…