“Çeviri olmasaydı, İncil, dağınık ya da bir arada yaşayan Yahudi topluluklarının malı olarak kalacaktı; Homeros ve Platon eski Grek Uygarlığı'yla birlikte yitip gidecekti; Marx, Freud ve Jung, Almanca konuşulan toprakların ötesine geçemeyecekti; Fransızlar Shakespere'i, Ossian'ı, Goethe'yi okumasalardı, Fransız romantizmi başka bir görünüm içinde gelişecekti.” der şair Eugène Guillevic. Çeviri bir dildeki içeriği doğru anlayıp, başka bir dilde farklı düşünme, bu düşünceleri farklı kültürde yeniden anlamlandırma işlemidir. Bu dizgesel yapının art alanında bulunan toplumsal, kültürel, tarihsel, siyasal faktörler günümüz çeviribilim araştırmalarının farklı alanlarda incelenip, çoklu yaklaşımlar geliştirilmesine ışık tutar. Küreselleşen dünyada çevirinin günlük hayatın bir parçası olduğu, diller ve kültürler arasında köprü görevi gördüğü yadsınamaz. Kültürlerin aktarıldığı, uzam değişikliği yapılmadan kültürlerin birbirini tanıma fırsatı bulduğu günümüz toplumunda çeviri, bilimin merkezi konumundadır. Çalışmada çevirinin kültürden bağımsız tanımlanamayacağı, işlevselleşemeyeceği yaklaşımı ışığında, çeviri ve kültür ilişkisine beş farklı bölümde beş farklı yorum getirilmiştir. Çeviri ve kültür ilişkisine temas eden bu çalışmaların her birinde çevirinin farklı bir işlevi yansıtılmış, farklı alanlarla ilişkisi sergilenmiştir. Çeviri aracılığıyla dillerin, kültürlerin birbirlerini tanıdığı, geliştirdiği düşüncesi üzerine temellendirilen bu çalışma, çeviri ve kültür ilişkisine farklı çalışmalar üzerinden bir soluk getirmeyi, ortaya konan farklı bakış açılarıyla çeviribilim alanına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.