Sovyetler Birliğinin dağılması üzerine yeniden gündeme gelen Çeçen sorunu bugüne kadar çözüme kavuşturulamamıştır. Yıllar geleceğe doğru hızla geçerken birçok siyasal sorun çözüme kavuşabilmektedir. Dünya konjonktürü bugünün koşullarında Fırat’ın doğusu ya da İran üzerinden Kafkasya’ya yönelik yeni askeri açılımları gündeme getirirken, geçen yüzyıllardan bugüne gelen bir yarım kalmış sorun olarak Çeçen sorununu bu halde bırakılmaması gerekir. Bu yüzyılın başından itibaren sürdürülen Çeçenistan işgaline Rusya son vererek, kendisine yönelik yeni savaş girişimini barışçı bir açılım ile önleyebilir. Çeçenleri yeniden savaşa sürüklemeden yapılacak bu tür bir barış girişimi Avrasya kıtasına yayılabilecek bir üçüncü dünya savaşının önünü kesebilir. Dünya hegemonya kavgasının Avrasya kıtasında kilitlenmesi üzerine, Orta Doğu sonrasında savaş senaryoları Kafkas bölgesinde yoğunlaşmaktadır. Avrasya kıtasının batı bölgesinde yer alan Kafkasya’ya emperyal savaşın sıçramaması için geçen dönemden gelen ama yarım kalan Çeçenistan sorununun çözülerek, bu küçük devlet hak ettiği bağımsızlık statüsüne kavuşturulmalıdır. Ancak o zaman emperyal güçlerin Çeçenleri savaş senaryolarında kullanmaları önlenebilecektir. Küreselleşme süreci geride kalırken bölgeselleşme yeni dönemin konjonktürel gelişimi olarak ön plana çıkmaktadır. Tam bu aşamada Avrasya bölgesi küresel rekabetin çekişme alanı olarak gündeme gelmektedir. Avrasya’ya yönelik yeni stratejiler öne çıkarken, Orta Doğu savaşının Fırat’ın doğusu yaklaşımı ile Kafkasya’ya doğru taşınmak istendiği görülmektedir. Üçüncü dünya savaşı senaryoları kamuoyunda uçuşurken gerçekçi bir yaklaşım ile Kuzey Kafkas bölgesinde yarım kalmış olan Çeçenistan sorununun sonuca bağlanması ve bağımsızlık statüsünün her yönü ile tanınması gerekmektedir. Mafya, terör ve şeriat suçlamalarının ötesinde bir ulusun var olma mücadelesi ve bir ulus devletin bağımsız yaşama kavgası ile ilgili bilgiler bu kitap aracılığı ile tartışma alanına getirilmektedir. Tarihten gelen Rus emperyalizminin inatla sürdürdüğü soykırım ve katliamların bir an önce durdurulabilmesi için evrensel insan hakları doğrultusunda uygar dünyanın Çeçenistan sorununa bir barışçı çözüm getirmesi gerekmektedir. Bağımsızlık yolunda yarım kalmış bir özgürlük ile Çeçenistan sorunu çözülememiş, aksine yarım kalan bir adaletsizlik olarak bugüne gelmiştir. Yarım kalan özgürlük arayışının tamamlanabilmesi doğrultusunda bu kitap geçmişin birikimini yeniden tartışma ortamına getirmekte ve bu konuda acil bir çözüm üretebilmesi için uluslararası kamuoyunu uyarmaktadır. Merkezi alandaki savaş sürecinin Kafkasya üzerinden bütün Avrasya bölgelerine yayılmasının önlenmesi için Kafkas barışı önem kazanmakta ve bu aşamada daha önce bağımsızlığı resmen Rusya tarafından tanınmış olan Çeçenistan üzerindeki Rus işgaline son verilmesi gerekmektedir. Elinizde tuttuğunuz bu kitap, böylesine barışçı bir yaklaşım ile günümüzde yeniden yayımlanmaktadır ve Çeçenistan sorunuyla ilgili bütün belge ve bilgileri yeniden kamuoyuna aktarmaktadır. Kafkasya’da kalıcı bir barış düzeninin kurulabilmesinin ilk adımı Çeçenistan sorununun çözüme kavuşturulması olacaktır.