Yolları Arnavutköy’de bir çatı katında kesişen üç kişi: Süreyya, Laden, Mercan. Üç farklı geçmiş, üç farklı bellek... Süreyya, şu yaşlılık günlerinde, tam gönlüne göre iki kiracı bulur çatıkatındaki dairesine: Güleryüzlü, şefkatli, sıcak kişiliğiyle Güneyli Bayan Laden ile soğuk, mesafeli, kapalı yapısıyla Niteliksiz Adam Mercan. Üçlü, kâh Süreyya’nın kitap-kırtasiye dükkanında, kâh evinde bir araya gelmeye başlar. Bazen iyi demlenmiş bir çay, bazen bir kadeh şarap, bazen Boğaz’ın esintisi, ama hep sırlar, hep bilinmeyenin gölgesi eşlik eder onlara. Süreyya’nın kâbusu haline gelen Berrin Hanım’ın esrarını çözmek zorundadırlar. Bu uğurda içine girdikleri labirentte Berrin Hanım’ın gölgesini kovalarken, kendi tarihlerini, yaşa(ya)madıkları aşklarını, yüzleşmelerini, günahlarını yavaş yavaş bize de fısıldayıverirler.