Muhalif, öfkeli ve mücadeleci bir gencin öyküsü. Önce kendisinin olmayan, inanmadığı ve zorla götürüldüğü bir savaşa katılır. Nazi esir kamplarında mahkûm olur ve oradaki bütün dehşeti ve baskıyı görür. Savaş bittiğinde İtalya’ya döner, ülkenin en büyük kömür madenlerinin bulunduğu Carbonia’ya gelir. Savaşın dehşetinden, açlıktan, ölümden ve hastalıktan geriye kalan binlerce insan vardır Carbonia’da. Hayatta kalmanın en zorlu ve zorunlu yollarından biridir madende çalışmak. Hem çok yoğun bir emek sömürüsü hem hala devam eden faşist saldırlar hem de savaş sonrası yoksulluk vardır. Ama bunca acıyı görmüş ve artık kendilerinden başka hiçbir şeye güvenmeyen madenciler örgütlenirler, tek dayanakları kaybetmedikleri onurları ve yan yana duruşlarıdır. Karşılarında hem patronlar hem faşistler hem de devlet vardır. Bitmeyen bir mücadeledir bu ve çok şiddetlidir. Carbonia’daki maden işçilerinin grevi herkesin grevi olur, tıpkı komünizmin herkesi birleştirecek ve savaş sonrası sessizliği parçalayacak tek olanak olması gibi…