Batı dillerinin çoğundu mısra'ın mukabilinde kullanılan kelime, aynı zamanda ayet i de karşılar; çünki, Hak kelamı şiire benzer. Daha doğru bir söyleyişle, şiir nüzul edeni taklide çalışır. Şair, bir yandan en yüce kelamı örnek alarak şiir düzmeye, diğer yandan da onun kalbindeki yerini ifadeye uğraşır. Bu yüzdendir ki, şairin ledünniyat ile münasebeti bizimkine benzemez. Şair Mevla'yı zikrin, onu tefekkürün, ona taabbüdün, ona rabtolmanın en kestirme yolu diye şiiri gördükçe, yavaş yavaş kristalize olur ve sonunda sözü bir sünuhata, bir tuluata dönüşür. İşte bu şanslı kullara vehbi şair denir.