Olmadı... Olamadı... Dinlediğim o nefeste sustu. Onun gidişiyle bendeki tüm seslerde sustu... Hayallerim sustu... Sevinçlerim, kahkahalarım sustu... Kadınlığım sustu... Akif'ten sonra bende kalan tek şey analığımdı. Üzerini balmumuyla sıkıca mühürleyip, kapadığım ve en tenha köşelere sakladığım kadınlığımın yerinde şimdi dimdik duran bir analık vardı. Ben artık ölümden korkmuyorum, ölümlerden korkuyorum. Birincisinde sadece ben varım. Ama ikincisinde tüm sevdiklerim var... Tıpkı şairin dediği gibi, içim hep bir Hoşça kal Ülkesi oldu. Tüm sevdiklerim gidiyordu. Bir bendim geride kalan. Tıpkı yatağı değişmeyen ırmak gibi... Tıpkı yerinden bir santim ayrılamayan kıtalar gibi, dağlar gibi... Bir bendim geride kalan. Ben ev sahibiydim sanki... Gidenler gidiyordu. Dönmüyordu ve ben hep bekliyordum. Ağlıyordum... Özlüyordum... En insani yanımla kayıplarımın yasını tutuyordum... Çünkü toprak aldığını vermiyordu...