Haberci-Tanrı Hermes, tanrılarla insanlar arasında haber getirip götüren bir elçilik görevi üstlen­diğinden, yaptığı iş bir tür tercümanlıktır. Dola­yısıyla Hermes, anlaşılmaz olanı insanın söz kalıbına döktüğü için, mitolojide dil ve yazıyı icat etme onuru ona atfedilir. Bu tanrının isminden türediği düşü­nülen hermëneia da duyular-üstü dünya ile duyulur dünya arasındaki bu yorumlama ve çeviri faaliyetinin adı olmuştur. Platon bu görevi şairlere verir. Klasik yorumlamada hermeneutik, sadece kutsal kitapları tefsir ve tevil ederken karşılaşılan sorunların çözülmesi için başvurulan sıradan bir yardımcı disip­lindi. Ama özellikle Batı'da gelişen ticaret ve değiş­meye başlayan sosyal ve siyasi yapılarla birlikte Rö­nesans'ta Roma hukukunun derlenmesi ve kod­lanması ihtiyacı ortaya çıktığında bu, hukuksal yo­rum ilkelerinin gelişmesine yol açtı ve 19. yüzyılda Tarih Okulu'nun gelişmesine kadar filoloji ve tarih araştırmalarıyla önemli bir mesafe alındı. Çağdaş hermeneutiği en genel anlamda, yazılı ve söz­lü ifadeleri anlama ve yorumlamanın temel ilkeleriyle birlikte, bu ilkeleri uygulamalı olarak bir bilim haline gelmesinde, bu tarihsel aşamalar belirleyici iken, ön­cü kişi Schleiermacher olmuştur. Dilthey, Husserl, Heidegger, Gadamer, Betti, Hirsch, Habermas, ve Apel'in çalışmalarıyla yorumlama ve anlama sanatı dil ve ifade imkanları ölçüsünde zenginleşti ve sis­temli bir hale geldi. Tabii burada Platon, Aristoteles, Augustinus, Vico, Mili ve özellikle Alman idealiz­minin ve romantizminin katkıları inkar edilemez. Her yorumlama edimi, "yeniden yaşama tecrübesi, zihinsel süreci yeniden inşa eden tekrar kazanılan bir tecrübedir"; yani bir kendini anlamadır, işte kılavuz niteliğiyle bu kitap da kendini anlamaya dönük anla­ma ve yorumlama sanatına dair kilometre taşlarının döşendiği durakları gösteren bir çalışmadır. 

Benzer Kitaplar