İnsanlar, duygusal doyum sağlatan ve doyuma ulaştıran kaynaklar arasında kendi beğenilerine uygun bulduklarını ifade etmek ve tercih etmek özgürlüğüne sahiptir. Dinlenilen bir müzik, okunan bir kitap, seyredilen bir film onlarda duygusal heyecanlar uyandırır. Bizleri bir anda etkileyen heyecanların ötesinde bir sanat yapıtından alınan haz duygusunun algılanarak kavranabilmesi için insanların bir eserin inceliğini ya da bütünlüğünü görebilmesi, müzikteki hüznü ya da coşkuyu duyabilmesi, bir renk grubunun canlılığını fark edebilmesi, bir romanın gücünü hissedebilmesi gerekmektedir. Bireyler bu özellikleri algılayamadıkları sürece estetik zevk, değerlendirme ve bu değerlendirmeye dayalı yargılar yetersiz kalır. Her insanın dünyaya geldiği ilk günden itibaren güzele olan eğilimi ve güzellik karşısında duyduğu haz, sanatı anlamada, kavranmasında ve sorgulanmasında öncelikli olmuştur. Ancak sanat güzelle eş anlamlı değildir. Bu noktada, anlatılmaya çalışılan güzel yani sanatsal güzel sadece ve sadece insan elinden çıkmış, insan yaratısı olan güzeldir. Bizim duygusal doyum almamıza neden olan bir sanat eseri ise bu doyumun kaynağı ‘estetik beğeni’ olarak tanımlanır. Estetik; güzeli sorgular ve sanat eserini güzel yapan nitelikleri irdeler. Güzel sadece sanatçıların değil sanatla ilgilenen, sanatı seven herkesin sorunudur. Güzele ulaşmak için gösterilen çaba, bireyin beğenme duygularını güzeli, daha güzeli ve nihayet en güzeli bulmaya doğru yönlendirir, geliştirir ve inceltir. Sanat alanında zevklerimizin ve beğenilerimizin arıtılması, güzelin evrensel bir değer olarak kabul edilmesi, sanata bakışta beğenilerimizin ortak bir noktada birleşmesi uluslararası ortak bir dilin oluşmasına bağlıdır. Bu kitap, estetik yargının gerekçelendirilebilmesi ve bizde haz duygusu uyandıran o varolanın ne kadar sanat eseri sayılabileceğini irdeleyen ve estetiğin temel kavramlarını gösteren bir giriş niteliğindedir.