Fenomenoloji hareketi Çağdaş Fransız felsefesinin en canlı ve üretken alanlarının başında gelir. Husserl ve Heidegger’in izinden giden Fransız fenomenologlar, öne sürdükleri farklı argümanlara rağmen klasik fenomenolojiye karşı aynı eleştirel yaklaşımla hareket ederler ve yönelimsel olmayana (bir anlamda ontolojik, hermeneutik, etik ve metafizik olana) merkezi bir konum atfederek fenomenolojiyi kendisinin dışıyla ilişkiye sokmaya çalışırlar. Hemen hemen hepsinin ortak eğilimi, yönelimsel bilinç ve onun noetik-noematik yapısı tarafından belirlenen anlam verilişlerine indirgenemeyecek istisnâi fenomenleri (“görünmez”, “ten”, “vahşi veya spontane anlam”, “sembol”, “duygulanım”, “yüz” ve “doygun fenomen”) mercek altına almaktır. Sınırdaki fenomenlere yöneliş, fenomenolojinin Alman kurucularıyla yeni bir tartışmanın fitilini ateşler. Fransız fenomenologlar Husserl ve Heidegger’in eserlerine eleştirel bir mesafe alıp hem onlarla birlikte hem de onların eserlerindeki düşünülmemiş boyutlar içinden düşünerek fenomenolojiye yeni bir kimlik kazandırırlar.

Benzer Kitaplar