Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, çoğunluğu oluşturan grup yönetme krizine girdiğinde muhalefetin temsil hakkını elinden almaya çalışır. Fakat bazı milletvekilleri, her türlü engellemelere rağmen kendine özgü yöntemlerle sesini duyurmanın bir yolunu bulur ve muhatabını şaşkına çevirmeyi başarır. Böyle biri ortaya çıktığında ise halk, kendisini en iyi onun temsil ettiğini düşünür; sempatiyle izler, sever ve destekler. Ancak iktidar ve meclis yönetimi, cesaretini haklılığından alan bu tür milletvekillerinden pek hoşlanmaz; kırmızı koltuğunu boş görmekten mutlu olur. Fakat o, sırasını hiç terk etmez; her zaman, muhatabının karşısında çoğunluk gibi belirir.