Beş yüz yıl boyunca Doğu Avrupa’da tarihin gidişatına yön veren ve özbeöz Türk olan Bulgarlar, bundan bin küsur yıl önce dinlerini, dillerini, kültürlerini, herşeylerini bırakarak başkalarına benzediler ve ortadan kalktılar. Önemli bir Türk kavmi hazin şekilde yok oldu. Geriye sadece ismini bıraktı… Ve bugün Türkçe bir isim taşıyan yarımadada, Balkanlarda, Türkçe bir isim taşıyan kimseler Türklüğün karşısına dikilmiş, onu yok etmeye çalışıyorlar. Çok acı değil mi? Eski çağları hariç tutarsak, son bin yılın Balkan tarihinin en az bir çeyreği bizi Bulgar kelimesine götürüyor. Öte yandan Balkanların ve Balkan uluslarının tarihinin yüzde yüze yakın bir kısmı da Türklerle alâkalı. İşte bu yüzden, bu kitap sadece Bulgarları anlatmıyor. Türklüğün önemli bir boyunun Orta ve Doğu Avrupa’da hâkim unsur olduğu bir dönemin, 460-960 arasındaki beş yüz yılın bir kesitini sunuyor. Türklüğe Altay Dağlarını bile vermeyenlere inat, Balkanların, Ukrayna ve Güney Rusya’nın nasıl eski ve köklü bir Türk yurdu, Turan’ın bir parçası olduğunu ortaya koyuyor. Dahası, Türklerin yeryüzünde ‘olmadıklarını’ düşünenlere, daha hiç duymadıkları kimlerin Türk olduğunu gösteriyor ve daha bilmedikleri ve inanmadıkları nelerin ortaya çıkacağını ihtar ediyor.

Benzer Kitaplar