Kadın yoktur, kadınlar vardır. Kadın bir inşadır, erkekliğin arzularını temsil eden; onu “kutsal anne”, “evinin kadını”, “fahişe” gibi rollere hapsederek fetiş haline getiren, çeşitliliğini, zenginliğini ortaya koyacak varoluş imkânlarını elinden alan bir kurgu. Eril tahakküm; cinselliğe dair ürettiği söylemler ve normu belirleyen pratiklerle oluşturduğu cinsellik tertibatı üzerinden kadını bir cinsel özne olarak kurar. Öyle ise farklı kadınlık kurguları da mümkündür. Belma Fırat’ın öykülerinde ele aldığı kadınlar, onları kısıtlayan toplumsal cinsiyet temsillerine karşı koymayı bir direniş biçimi olarak algılayan, politik farkındalıklarını cinsel edimlerinin içine taşıyan, cinselliğin toplumsal/siyasi tahakküm biçimlerinin bir arenası olduğunun bilincinde ve bu olguyla yüzleşmekten kaçınmak yerine, aykırı cinsellikleri üzerinden iktidarı ifşa etmeyi seçen kadınlardır.