Orçun Ünal, ilk kitabı Dekadans ve Ölüm ile oldukça ilgi görmüştü. “Geleceğin 10 Yazarı”ndan biri olarak duyurulmuştu ve şunlar söylenmişti: “Daha ilk yazmaya başladığı 2006-2007 yıllarında ‘adını koyduğu’ ilk öykülerinde yalnızlık, ölüm, pişmanlık ve masumiyet ‘meselelerini’ daha çok ‘kişisel’ bir perspektifle ele alırken, kitabında aynı meselelere giderek toplumsallaşan bir yaklaşımla –elbette bireyselliğinden ödün vermeden– eğiliyor.” Bir sonraki kitabı ise şöyle muştulanıyordu: “Ölümü anlattığı ilk kitabından sonra zulme odaklandığını belirterek ‘insanın, doğanın, tarihin, talihin ve tanrının insana zulmü’nü ele alan ‘boşluk, hiçlik, sessizlik’ kavramlarının etrafında dönen öyküler üzerinde çalıştığını söylüyor.” Bu Ben Değilim, Orçun Ünal’ın ikinci öykü kitabı. Boşluk, hiçlik ve sessizlik; önce öykü isimlerinden başlıyor: “Zemin’i Beklerken” mesela yahut “Sonsuzluk ve Bir An” ve hatta “Gönderilemeyen”. Deneyerek, tartarak, eşeleyerek, sarsarak yazıyor Ünal. Sessizliği, hiçliği, boşluğu ve dahasını. Bir bir daha her zaman iki etmez. Bazen daha büyük bir bir eder. Bu Ben Değilim daha büyük bir bir olma iddiası taşıyor. Senden hiçbir şey istemiyorum. Aramanı, sormanı ya da cevap yazmanı... Sana yalnızca kolay unutulacak günler diliyorum. Zahmetsizce kayıp geçmeni diliyorum hayatın içinden. Çokyüzlü dostum, benzerim, kardeşim! Sen anlamazsan kim anlar beni? Sen sormazsan hâlimi kim sorar? Kim ağlar benimle? Kim güler? Kim küser bana?