Bu kitapta biraraya getirilen hikayeler, Gorki'nin, onları ele aldığı için ünlü yazarların sitem şimşeklerini üzerine çektiği, toplum dışı sayılan Bosiyakların hayatından esinlenerek yazdıklarından seçilmiştir. Baldırıçıplak ya da berduş anlamına gelen bosiyaklar, zamanın yazarlarınca, Rus ulusal gerçekçiliği laboratuvarında incelemeye değmez tipler sayılıyordu. Bu toplum tortuları edebiyat kişisi haline getirilmezdi. Çünkü onlar ne köylüydü ve ne yeni yetme burjuva, ne de aristokrattılar. Toplumun yarınını belirleyecek sınıf ve tabakalardan değil, tek tek birer fazlalık olarak yaşayan toplumsal enkazlardı. Kimi dev kalemler, onları, İsa'nın merhametinde, kimileri de, doğal ayıklanma yasasına bırakmışlardı. Oysa Gorki için, onlar, toplum dışı değil toplumsal akışkanlığın kör duraklarında kümelenen insanlardı. Çoğunlukla köy kökenliydiler ama köyde ekonomik bağları yoktu. Kentte yaşıyorlardı, ama örgütlü sanayi alanlarına uyak uyduramamışlardı. Aslanın ağzında olan ekmeği aslana yem olmadan kaparak gününü gün etmeye bakan insanlardı. Uygar araçlardan kesinlikle yoksun, ama insana; ilişkilerde hiç de yavan değillerdi... Ama bosiyaklar herşey miydi? Rusya'yı onlar mı temsil ediyorlardı? Yarına giden yolların sorunlarını onlar mı yüklenmişti? Kesinlikle hayır. Ve Gorki bunun bilincindeydi. Gorki'nin bosiyakları sınıfından taşmış teklerden oluşan bir kesimdi. Ama onlarda, köylülükte olduğu gibi, paslı bir ruh değil, uğradıkları manevi yağmaya karşı manevi değerler üretme çabası görüyordu. Onlar maddi yoksunluklar içindeyken bile maddi çıkarlar uğruna ruhlarını boş tenekeler gibi tıngırdatmayan, sahip oldukları manevi değerlereyse titizlenen insanlardı. Gözleri yarına çevrikti. Ama kuş tüylü yataklar için değil, insanca bir hayat için. Bu duygularıyla coşarlardı. Delilik sayılabilecek atılganlıklar yaparlardı. Gözleri pekti. -Metin İlkin-

Benzer Kitaplar