Bizim Köy 1950’de yayımlandığında toplumun geniş kesimlerinde tam anlamıyla bir depreme yol açtı. Yazarın, 17 yaşında gencecik bir öğretmenken kaleme almaya başladığı “köy notları” kitap haline getirilip de basıldığı zaman önce iktidarın öfkesini üzerine çekti. Çünkü köyden yükselen yoksulluk çığlığı, kulaklarını ve gözlerini her türlü olumsuzluğa kapamak isteyenlere, köyleri yemyeşil, bereketli, güzel köylü kızlarının berrak pınarlardan su taşıdığı yerler olarak gösterme çabasında olanlara atılan bir tokattı. Köylerde hâlâ taş devrinin yaşandığı gerçeğini dile getirmenin bir cezası olacaktı elbette. Her yer kar altındayken, köylere ulaşım sağlanamazken köyünde öğrencilerini “hayata hazırlamaya” çalışan genç öğretmenin haberi olmadı kitabının kopardığı gürültüden. Karlar erimeye başlayıp, yollar açılınca ilk ziyaretçileri jandarmalar oldu Makal’ın. Tutuklandı. Bizim Köy ise tam tersine çeşitli dillere çevrilip ülke sınırlarını aşmaya başladı.