Bugünden sonra hiç kimse divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dilde söz söylemesin. İşaret Olsa Yol Şaşırılmaz, Bilgi Olsa Söz Saptırılmaz. İletişim ile ilgilenip sorgulamaya başladığım ilk yıllarda sürekli konuyla ilgili kitaplar okudum. Okumalarımda hep bir şey aradığımı hissediyordum ama aradığımı bir türlü bulamadığım gibi, bir süre sonra iletişim üzerine yazılanları okumak dahi beni sıkmaya başladı. Çünkü ister yerli, ister yabancı yazarlar olsun verilen mesajlar hep birbirinin tekrarıydı. Aynı cümle süslenip, süslenip tekrar karşıma çıkıyordu. Lütfen iletişim yazarları beni hoş görsün. Bu asla kibir ya da ukalalık değil, bu aradığını bulamama sancısıydı sadece. Bana göre iletişim bu tarzlarda anlatıldığında kırk beden birine, zorla otuz altı ya da kırk altı beden bir kıyafet giydirilmişçesine iğreti duruyor, yakışmıyordu. Bende yakışanı yapayım dedim bu nedenle yüreğimden bazı mısralar çektim. O vakit gördüm ki, Kur’an-ı Kerim başlı başına kişi içi ve kişiler arası iletişimi anlatıyor. Tasavvuf felsefesi, masallarımız, atasözlerimiz, tarihimiz hep iletişim. Yani bir baktım ki; Bizde Alası Var.