“Bu noktada Mehmet’in aklına harikulade bir plan gelir. Konstantiniye önünde hiçbir işe yaramadan öylece duran kadırgalarını karadan yarımadayı aşırtıp, Haliç körfezine sokacaktır. Çok cüretkâr ve soluk kesici bir girişim olan yüzlerce geminin yarımadanın tepelerinden taşınmasını Bizanslılar, bir zamanlar Anibal ve Napoléon’un hızla Alp Dağları’nı geçebilmesinin olanaksız olduğuna inanmış Romalılarla Avusturyalılar gibi, daha ilk günden çok saçma bulurlar. İnsanoğlunun deneyimlerine göre gemiler sadece denizde hareket edebilir. Bir donanmanın tepeleri aşması kesinlikle mümkün değildir. Ancak mümkün olmayanı gerçekleştirmek çılgın istençlerin simgesidir. Askeri dâhi savaş kurallarını önemsemez, gerektiğinde denenmiş yöntemleri değil, kendi yaratıcı düşlemini uygular.” Stefan Zweig işte böyle anlatıyor, İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar kitabında, 29 Mayıs 1453 tarihinde, Fatih Sultan Mehmet tarafından icat edilen, tarih kitaplarında o güne dek eşine rastlanmayan girişimi. “Bireylerin yaşamında ve tarihin akışında yüz yılları belirleyecek bir kararın tek bir güne, tek bir saate, tek bir âna sıkıştırıldığı çok trajik ve yazgıyı belirleyen anlara çok ender rastlanır,” diye sürdürüyor sözlerini büyük yazar. Bizans’ın Fethi de, Zweig’ın olağanüstü anlatımıyla dile gelen, geçmişin karanlığına ışık tutan o anlardan biri hiç şüphesiz.