Edward N. Luttwak bu kitabında Bizans İmparatorluğu olarak anılan Doğu Roma İmparatorluğu’nun büyük stratejisini inceliyor. Ne coğrafi konum ne de askeri üstünlük yönünden avantajlı olan Bizans’ın, Batı Roma İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından asırlarca devam eden varlığı, Bizanslı idarecilerin değişen şartlara stratejik olarak mükemmelen uyum sağlayabilmeleriyle ve ardı arkası kesilmeyen düşmanlarla mücadelede yeni yollar bulabilmeleriyle mümkün olmuştur. Bu başarı, askeri güçten ziyade müttefik kazanma, tehditkâr komşuların aklını çelme, potansiyel düşmanları birbirlerine saldırtma gibi ikna yöntemleri üzerine bina edilmiştir. Askeri güç kullanmayı tercih ettiklerinde ise, ki bunu çoğu zaman son derece etkili bir şekilde yapmışlardır, düşmanı yok etmeyi değil, kontrol altına almayı hedeflemişlerdir çünkü bugünün düşmanlarının, yarının müttefikleri olduklarını düşünmüşlerdir. Beşinci yüzyılda ortaya çıkarak, Attila önderliğindeki Hunların müthiş tehdidini minimum güç kullanarak bertaraf etmeyi sağlayan Bizans stratejisi, asırlar boyunca gelişerek daha da sofistike hale gelmiş, bizlere devlet idaresi ve savaş alanlarında çok kıymetli rehberler bırakmıştır. “Mümkün olan her yöntemi kullanarak, olası her durumda savaştan kaçın ama her zaman, savaş her an başlayabilecekmiş gibi hareket et. Savaşa maksimum seviyede hazır olma durumunun birincil amacı, hiç savaşmak zorunda kalmama ihtimalini arttırmaktır.”