“Ben”, “sen” ve “o”yu kapsayan “biz” zamirini sadece dilbilgisinin konusu olmaktan çıkararak, pratik sahada onun nasıl inşa edilebileceğini araştırmaya koyulmak, bir arada yaşayabilme sanatının icracılarına yol gösterme konumunda olan mütefekkirlerin belki de en esaslı görevlerinden birisidir. Çalışmamız meseleyi dert edinen ve bu çabaya farklı saikler ve ihtiyaçlarla yönelen düşünce insanlarının ortak çalışması olması bakımından önem arz etmektedir. Farklılıklar, diğerleri için yok oluşa varan bir tehdit değil, hep birlikte yeniden daha zengin bir var oluşa vesile olduğunda bir değere dokunabilir. Ancak söz konusu tespitin, el altında verilen, sahip olunan bir olgusallıktan daha ziyade arayışı bereketlendiren ve şenlendiren bir gayeye/ ideale matuf olduğunu önemle belirtmekte yarar vardır. Dolayısıyla felsefenin kendisine yakışır şekilde yolda olmak ve yolda olduğunun şuurunda olmak, karşımızda bu arayışı değere kavuşturan en özgün husus gibi durmaktadır. Kitapta var olan metinler de zenginliğe vesile olacak bereketli farklılığın bir aradalığına giden yolu tavsif etmek ya da açmaya yönelik olarak kabul edilebildiği takdirde bir anlama işaret edecek ve külli bir uğraşının kendi has yerini dolduran mütemmim cüzü bizlere sunabilecektir. İşte çalışmamız, bu ortak uğraşının ete kemiğe bürünen şekli olarak okuyucuyla buluşturulmak istenmektedir. Elinizdeki kitap, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projeleri Biriminin 902 Nolu desteği ile gerçekleştirilen ilmi toplantının sonucunda ortaya çıkmıştır.