Refah devleti modelinin sürdürülemez olduğu üzerine şekillenen baskın söylem sonuçlarını vermeye başlamıştır. Sosyal politika, sosyal refah, planlama gibi kavramların kullanımı sürelerinin bittiği ifade edilmektedir. Bu süreçte bireyin hak ve özgürlüklerini temel alan sosyal hukuk devleti anlayışı terk edilmektedir. Sosyal yardımlara indirgenen sosyal refah anlayışı, ihtiyaç gruplarını tipik bir bağımlılık döngüsüne sıkıştırmaktadır. Çocuk haklarına dair sözleşmenin kabulünün üzerinden geçen 20 yılda çocuklar için önemli kazanımlar elde edildiği açıktır. Ancak bu konuda yetişkinlerin "ev ödevleri"ni tam anlamıyla bitirdikleri söylenemez. Tüm çabalara karşın bütüncü ve kapsayıcı bir "ulusal çocuk politikası"nın oluşturulmaması bunun en güzel örneğidir. Mutlu insanların yetiştirdiği, mutlu çocuklara…