Yaşamımız, anılarıyla soluk alıp veriyor. Rüzgâr gibi geçen, kimi ayrımına bile varamadığımız anlar, yıllar sonra bir roman genişliğinde geriye dönüyor bize, hele ki yaşamımızın renkleri bolsa. İnci Barbaros Gürel, Cumhuriyetimizle yaşıt bir kadın, bir anne, yazar, çevirmen, hayvanların, bitkilerin, insanların dostu! Yaklaşık 1927-28’lerden başlayarak bize İstanbul’un değişimini aktarıyor anılarında; yeşilden, grileşen beton dünyasına; sıcacık merhabalardan, aynı apartmanda yaşanılan yabancılaşmaya dek. Anılar bizi düşlere değil, güzelliklere, olumluluklara taşırsa, anlamlıdır. İnci Barbaros Gürel’in anıları salt onun yaşadıkları değil, çıkarılacak derslerle dolu, uzun bir yolculuk, hem de her an’ı içselleştirilmiş, yeniden yaratılmış gibi. Bir de fırtına gibi yaşayan bir babamız varsa, ünlü bir avukat, romancı ve çevirmen; ve anneniz durgun bir göl gibiyse bu çelişkilerde nasıl büyürsünüz? Okudukça, yanıtlayacak sizi bu anılar.