Uzun vadede hiçbir şey mantık ve deneyime karşı koyamaz ve dinin bu ikisiyle olan çelişkisi de son derece açık bir şekilde ortadadır. Hatta arıtılmış dinsel düşünceler bile, dinin verdiği tesellinin herhangi bir bölümünü korumaya çabaladıkları sürece bu gelecekten kurtulamayacaklardır. Bu düşünceler kendilerini, özellikleri tanımlanmayan ve amaçları sezilemeyen daha üstün bir ruhsal varlığa duyulacak inançla sınırlarlarsa bilimin meydan okumasından kendilerini sakınabileceklerdir, ama o zaman da insanların ilgisini yitireceklerdir. Biz, bilimsel çalışma yoluyla dünya gerçeği hakkında, sayesinde gücümüzü arttırabileceğimiz ve yaşamımızı düzenleyebileceğimiz bazı bilgiler kazanılmasının mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu inanç bir yanılsama ise, o zaman biz de sizinle aynı durumdayız demektir. Ama bilim, çok sayıda olan ve önemli olan başarılarıyla bir yanılsama olmadığını kanıtlamıştır. Bilim, bize öğrettiklerinin çok az olması ve karanlıkta bıraktığı alanın karşılaştırma kabul etmez büyüklüğü ileri sürülerek kınanmaktadır. Ama insanlar bunu yaparken bilimin ne kadar genç olduğunu ve insan aklının bilimin önüne koyduğu görevleri başarabilecek güce erişmesinden bu yana geçen zamanın ne kadar kısacık olduğunu unutmaktadırlar. Hayır, bizim bilimimiz yanılsama değildir. Ama bilimin bize veremediğini başka bir yerden alabileceğimizi sanırsak, yanılsamanın ta kendisi olacaktır.