Bazen karanlıktan korkmak için çok iyi bir istanbul yangınıydı aşkımız...Beyoğlu'nun arka sokaklarında eski bir Rum evinde komşuları Maksim Gazinosu'nun emektarı Gazelhan, spor yazarı İhsan Cemil ve kendisine sakat süsü vererek hırpani kıyafetlerle sokaklarda dilenen Dilenci Uşak'la yaşamakta olan Sadi çalıştığı gazeteye çizgi romanlar hazırlamaktadır. Bir gün tesadüfen karşılaştığı tuhaf görünüşlü, Masalcı isminde bir adamdan yaşadığı mahalleye yakın bir yerde kırk yıl önce cinayetle sonuçlanmış bir aşkın hikâyesini dinler ve bunun çizgi romanını yapmak için olaya karışanların peşine düşer. Sadi'nin bu arayışları sırasında Gazelhan da onu yalnız bırakmaz. Onların peşine takılan Masalcı günlerce devam eden kırk yıl öncesinin izini sürme işi sırasında aynı Simurg efsanesindeki kuş gibi canları sıkılıp yılgınlığa düşmesinler diye Gazelhan'a ve Sadi'ye bir sürü yeni masal anlatır. Olay kırk yıl önce yaşanıp bittiği için Sadi'nin o insanları bulması hiç de kolay değildir. Aradan geçen zamanla birlikte herkes bir yerlere savrulmuştur. Arayışlarını sürdürürken bir yandan da çizgi romanı hazırlayıp gazetede yayınlamaya başlar. Fakat Sadi'nin bilmediği bir şey vardır ki, çok eskiden yaşanmış artık kimseye bir zararı yok sandığı bu hikâyede bahsedilen yangının külleri yeniden alev almış, şehrin uzak semtlerinde üzerlerinde duman tütmeye başlamıştır. Fakat Sadi'nin tek derdi kırk yıl öncesine ait bu hikâyenin neticesini öğrenmek değildir. Çalıştığı gazetenin ekonomi servisi muhabirlerinden Fani'yi gizlice sevmekte ve ona açılmanın yollarını aramaktadır. (Tanıtım Bülteninden)