Osmanlı İmparatorluğu hakkında yazan tarihçilerin ezici çoğunluğu, imparatorluğun kuruluşunda dinin önemli bir rol oynadığında birleşiyorlar. İmparatorluğun son dönemlerindeyse, 'geri kalmışlığın' başlıca nedeninin din olduğu ileri sürülüyor! Elbette bir dönemde 'ilerici', değilse 'olumlu' rol oynayanın, nasıl olup da bir başka dönemde 'gericiliğin', 'olumsuzluğun', 'kötülüğün' başlıca nedeni haline geldiğini anlamak mümkün değildir. Bu tür yaklaşımlar, din ve dinin işleviyle ilgili yanlış anlamadan, değilse bilgi yetersizliğinden kaynaklanıyor (elbette bilmemek mazeret değildir.) Aslında din, son tahlilde bir ideolojiden başka bir şey değildir. Osmanlı sosyal formasyonu kendinden öncekiler ve kendine benzeyenler gibi, dine dayalı bir ideolojik meşrulaşma temeli üzerine oturuyordu.