Günümüzün yaşayan en önemli araştırmacı ve sosyologlarından Manuel Castells, üç ciltten oluşan Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür adlı dizisinin üçüncü kitabı Binyılın Sonunda, dünya üzerinde 20. yüzyılın son çeyreğinde yaşanan yapısal değişim süreçlerini, enformasyon çağına damgasını vurmuş süreçler, yani küreselleşme, ağlar oluşturma, kimlik kurma, ataerkillik ve ulus-devletin krizi arasındaki etkileşimin bir sonucu olarak yorumluyor. Sovyetler Birliği’nin beklenmedik bir tarihi değişim olarak nitelediği çöküşünün devletçiliğin enformasyon çağına geçişi beceremeyişinin sonucu olduğu, buna karşılık Çin komünizminin küresel kapitalizme hızla ayak uydurmasının ise daha bayağı yeni bir tür kapitalizmin dünya üzerinde tek başına kalmasına neden olduğu değerlendirmesini yapan Castells, Asya’da kalkınma ve kriz arasındaki etkileşimi küreselleşme ve devlet arasında giderek güçlenen gerilimin bir ifadesi olarak ele alıyor. Avrupa konusunda ise, binyıl dönümünde ekonomilerini sembolik olarak birleştirmek İçin bir araya gelen Avrupa ülkelerinin, birleşmenin getirdiği kültürel ve siyasi sorunları henüz çözebilmiş olmadığını, dolayısıyla Avrupa’nın kaderinin de, ulus-devletten ağ devleti biçimindeki yapıya geçişin ortaya çıkardığı sorunların çözümüne bağlı olduğunu ekliyor.