Bilişsel-Yaşantısal Teori’nin bakış açısından; insanların yaşamları boyunca deneyimledikleri bu çatışma, iki farklı bilgi işleme sistemi olan akılcı ve yaşantısal sistemlerin sonucudur. Bu kitabın konusunu oluşturan Bilişsel-Yaşantısal Teori; bilgi işleme süreçlerini soyutlanmış bir yapıdan ziyade, evrensel bir kişilik teorisi içerisinde ele alması özelliği ile diğer yaklaşımlardan farklılık gösteren ikili bilgi işleme yaklaşımıdır. Teoriye göre, her iki sistemi tamamlayıcı ve etkili bir şekilde kullanmayı başarabilmek yaşam kalitesinin anahtarıdır. Sürekli değişim, gelişim, rekabet, bilgi ve teknoloji kavramlarının hüküm sürdüğü günümüz dünyasında, bireylerin hem kendisiyle hem de çevresiyle uyum içerisinde olabilmesi için gerçeği soyut, doğrusal, analitik çıkarımlar ile kodlayarak yerleşik mantık kurallarına dayalı kararlar veren akılcı sistem kadar; otomatik, bütüncül, çağrışımsal, sözsüz ve duygu odaklı bilgi işleme süreci olan yaşantısal sistemi de etkin bir şekilde kullanabilmesi gerekmektedir. Akılcı ve yaşantısal bilgi işleme sistemlerinin işleyişinin farkında olan bireyler bu iki sistemi etkileşimsel bir şekilde kullanmayı başarabilirler. Her iki sistemin, uyum içerisinde işleyişini sağlayan bireyler istikrarlı bir kavramsal sistem geliştirirler, yüksek benlik algısına sahip olurlar ve ödüllendirici kişilerarası ilişkiler yürütürler. Dahası, yaşantısal sistemin akılcı sistem üzerindeki etkisinden kaynaklanan otomatik düşüncelerinin farkına varıp yapılandırmacı bir düşünme sistemi geliştirirerek, yaşam sorunlarıyla etkili başa çıkma stratejilerine sahip olurlar. Bilişsel-Yaşantısal Teori’yi gelişiminden, öne sürdüğü düşünme modellerine ve terapi sürecine kadar ayrıntılı bir şekilde ele alan bu kitap, ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar ve araştırmacılar için bir kaynak olabilmeyi amaçlamaktadır.