Bilimsel ilerlemeler ve hatta bilimsel yaklaşımlarda belirli felsefi temellere sahip olarak ortaya çıkar görünmektedir. Günümüz biliminin felsefi temellerinde ise pozitivist felsefe yer almaktadır. Pozitivist felsefe tümevarımcı yaklaşımla analiz yaparken karşılaşılan sorunları aşmak için Popper’in katkılarıyla Yanlışlamacı yaklaşım ortaya çıkmıştır. Pozitivist felsefe Doğrulamacı yaklaşıma dayanırken, Yanlışlamacı yaklaşım pozitivist felsefeye esneklik kazandırmıştır. Pozitifist felsefe bilimsel çalışmalara yönelik bir yöntem ortaya koymakta ve belirli bir pistomolojiye sahip bulunmaktadır. Ancak bu bilimsel çalışma yöntemine Thomas Khun ile başlayarak alternatif yöntem yaklaşımları gelişmeye başlamıştır. Thomas Khun’un temei bilimsel paradigmayı eleştiren yaklaşımı ve Lacatos’un yeni bir yöntem ve bir anlamdada paradigma oluşturmaya yönelik Bilimsel Araştırma Programları yaklaşımı Poziitivist felsefeye alternatif bir felsefi yaklaşım ortaya koyarken, bu alternatif yaklaşımın Pozitifist felsefeye muhalefet edilerek ortaya konulması, bilim felsefesine bu şekilde yaklaşan düşünürlere Anti Pozitivist denilmesini haklı çıkarmaktadır. Kuhn ve Lacatos ile başlayan ve Feyerabend ile zirveye ulaşan bu muhalif bakış açısında, Feyeraband ile gelinen nokta epistomolojik anarşi olarak görünmektedir. Anti pozitivist bilim felsefesi akımının da Kant felsefesinden etkilendiği söylenebilecektir. Dolayısıyla anti pozitivistlerin felsefi temelinin de Kant felsefesine dayandığı anlaşılmaktadır. Bu yüzden Kant felsefesine ilişkin düşüncelerimiz çalışmamış ekinde yer almaktadır.