Bir saniye şu problemi düşünün 1,5 kg bir et yığını var, onu avuçlarınız içinde tutabilirsiniz ama o, uzayın genişliğinde kafa yorabilir, sonsuzluğun anlamını düşünebilir, kendi varoluş anlamını düşünebilir, Tanrı'nın doğasını sorgulayabilir. İnsanların yüzleştikleri en büyük gizem; bütün bunlar nasıl oluyor? "Batı, Zikri Geç Keşfetti!" Önde gelen bir nörobilim adamından çığır açan buluşlar. 'TANRI, BEYNİNİZİ NASIL DEĞİŞTİRİR' Atomlar muazzam boşluklarda ışık hızıyla hareket eden atom altı parçacıklarıdır ve bu atom altı parçacıkları madde değildir. Onlar muazzam bir boşluktaki olasılık bulutlarıdırlar. Fiziksel dünyanın esas yapısı "süreksiz" dir. Süreksizlik, bir şeylerin var olup yok olmasıdır. Uzay-zamanı şimdi nerede deneyimliyorsun? Bilincinde, bilincimiz mekânsız, sınırsızdır. Şu anda zamanı nerede deneyimliyorsun? Bilincinde, fakat bilincinin kendisi zamansızdır. "Bir şeyi bilmekle her şeyi bilebilirsin!" İşte bir şeyi bilmekle her şeyi bilebileceğimiz bu tek şey "bizim kendimiz, bizim bilincimizdir"! Benzer frekans aralığında bulunan nöron frekansları beynin içindeki olguyu oluşturur. Bu olgu sizin hissettiğiniz sizi harekete geçiren, ne yapmanız gerektiğini söyleyen şeydir. 'Sanırım 'Evren' olasıdır ki, kendine 'Ayna' olacak bir 'Beyin' geliştirmiş olabilir ki bu da, kendi 'Hakikat'ini tanımaya dair ilk adım olabilir.' Kâinat, titreşim ve dalgaların ahenginden müteşekkildir. Her şey, kendi frekans ve titreşiminden oluşan birer enerjiden ibarettir. DNA, titreşim ve enerjidir. DNA, ışığı emer ve yayar. Aura, elektrostatik bir alandır ve yeryüzünün manyetik alanı birbiriyle iç içedir. Zira insan gerçeğe değil gördüğüne ve duyduğuna inanır. Şayet sizin kurmuş olduğunuz ev ya da işyeri negatif radyasyon akım kanallarından birisi üzerine kurulursa, o evde başınız hastalık ve sıkıntıdan kurtulmaz. İşyerinizde işler ters gider.