Her şey değişmişti artık. Beyaz Diş kemiğin önünde duruyor kabarık tüyleri ve kan bürümüş gözleriyle sinirli sinirli homurdanıyordu. Baseek ise biraz ötede kuyruğunu kısmış, kaçmaya hazırlanıyordu. Böyle yıldırım gibi parlayıveren bir düşmanla dövüşmeyi göze alamazdı, eli kulağında olan kocamışlığın doğurduğu güçsüzlüğü içi burkularak, acı acı duymaya başladı; hiç değilse bundan sonraki saygınlığını yitirmemeyi düşünerek hiç bozuntuya bu genç köpeğe ve kemiğe sırtını dönüp gururla uzaklaştı. Bir an sonra durup yaralarını yalamaya koyuldu.