“Bekir Tunç sağ elindeki silahı Oğuz Abi’ye, sol elindekini bana doğrultmuştu. Tabancamı iki elimle kavradım. Tetiği çekmemek için kendimi zor tutuyordum. Dudaklarının kenarından sarkan bıyıkları aralandı, acıyla sırıttı, gözlerime dik dik baktı.‘Ben seni gebertmemiş miydim lan velet’ dedi boğazından gelen bir hırıltıyla.‘Bu işler satranç oynamaya benzemez, demiştin ama yanılmışsın salak Bekir’ dedim alaycı bir sesle. ‘Bu işler tam da satranç gibidir.’Birbirine karışan üç el silah sesi, geniş ovanın üzerindeki boşluğa yayılıp yıldızlara doğru yükseldi.”