Karamsardı gençler, umutsuzdu. Dünyaya ilgisiz değillerdi belki, deli kanlarının isyanıyla oluşmuş bir itirazları vardı; ama itiraz ettikleri şeye nasıl müdahale edeceklerini, onu nasıl değiştireceklerini bilmiyorlardı. Baskı altında dağıtılmış, yapayalnız bırakılmışlardı. Daha da kötüsü geleceğe inançları yok olmuştu; ütopyasızlardı. Can Dündar kendi gençliğine dair hüzünlü ya da eğlenceli anılardan yaşanmış trajedilere uzanarak, bakış açısını genişlettikçe genişleterek adeta bu ülke gençliğinin bir röntgenini çekti Benim Gençliğim’de. Hazır ol la terbiye olan kuşakları, içinden tankların geçtiği hayatları, örgütlerin, partilerin ya da umut dolu bir idealin peşinde harap olan, kendi seçimlerini yaşayamamış, yaşamışsa da bedellerini ağır ödemiş nesilleri anlattı. Günümüz gençliğine ayna oldu... Özgür üniversite ya da parasız eğitim istediği için geleceği elinden alınanları, piyasa ekonomisinin güdümü altında idealleriyle birlikte mutluluğundan da olanları, bir sınavla adeta sırat köprüsü üzerinde yürümeye zorlananları ve protesto eylemlerine internet üzerinden katılan kuşakları anlattı. Kısacası sokaktan toplanıp götürülen gençlikten, sokağı elinden alınarak tenhalaşan bir hayata zorlanan gençliğe geçişin izini sürdü, Can Dündar; kendi geçmişinin dokunaklı çetelesini, günümüz gençliğinin sorunlarıyla bağlayarak bir çeşit duygusal tarih yazdı aslında. Zaman denilen denizin ya da iktidarların sindirmeye çalıştığı gençliğimizin ayak izlerinin peşine düştü, hafızalarımızı tazeleyerek. Bir umut, yeniden canlanmamız için...

Benzer Kitaplar