Latife, kadın erkek eşitliğini savunmaya başladığında henüz on dört yaşındaydı. Okumaya, yazmaya, şiire, edebiyata, sanata, tarihe ve felsefeye meraklı bir genç kızdı. Alman, İtalyan, Fransız şair ve yazarlarından seçtiği kitaplarla doluydu kütüphanesi. Klasik müziğe ilgisi vardı. Ünlü Avusturyalı şair Rainer Maria Rilke’nin İstanbul’da yaşayan yeğeni piyanist Anna Grosser-Rilke’den özel piyano dersleri aldı. Bir konser piyanisti olacak kadar güzel piyano çalıyordu. Arapça, Farsça, Latince, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve Yunanca konuşabiliyordu. Henüz on dört yaşındayken, memleketindeki kadın hareketleriyle ilgili gelişmelerle yakından ilgilenmeye başladı. On yedi yaşındayken, dünyada ve Türkiye’deki kadın algısı hakkında kendi fikirlerini geliştirerek “La Femme” adında, Fransızca bir etüt kaleme aldı. Mustafa Kemal Atatürk’le tanıştığında yirmi iki yaşındaydı. Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde uluslararası hukuk okumuştu. Hayat dolu, bilgili ve kültürlü Latife, Mustafa Kemal’i kendine hayran bırakmayı başarmıştı. Latife’nin tehlikeyi seven, hırslı yapısı da göz ardı edilemeyecek kadar güçlüydü. Oğuz Akay’ın kaleme aldığı BEN LATİFE ATATÜRK’ÜN TEK KADINI gençlere ilham verecek çalışma azmiyle, kültür mücadelesiyle ve cesaretle dolu bir roman...

Benzer Kitaplar