- İnsan ne oranda biyolojik-genetik ve ne oranda sosyo-kültürel bir varlıktır? - Bedenler toplumsal ve kültürel olarak olarak nasıl dizayn edilmektedir? - Çağdaş toplumlarda insan bedeni neden metalaştırılmakta ve bedene ne tür müdahalelerde bulunulmaktadır? - Siyasal iktidarlar kadar dinler ve ideolojiler neden insan bedenine çekidüzen vermek isterler? - Modernleşme, özgürlük politikaları neden kadın ve kadın bedeni üzerinden yürütülüyor? - Beden sosyolojisinin diğer disiplinlerle ilişkileri ve farklılıkları nelerdir? Beden sosyolojisi, sosyolojinin en yeni uzmanlık alanlarından birisi olup, bedenlerin toplumsal olarak nasıl oluşturulduğunu ve düzenlediğini incelemektedir. Seksenli yıllardan itibaren sosyolojide bedene duyulan ilgi neticede böyle bir disiplinin doğmasına yol açmıştır. Bedene duyulan ilgi, her şeyden önce sosyolojinin kendi gelişiminin bir parçası olarak görülmelidir. Sosyolojide bedene duyulan ilginin nedenleri arasında kamuda fiziksel sağlık ve iyilik alanına yönelim başat bir rol oynamaktadır. Bir başka deyişle tüketim çılgınlığı ve aşırı beslenmenin olumsuz neticeleri dolayısıyla insanlar vücutlarını yeniden şekillendirmek üzere diyet ve spora yönelmekte ya da kimyasallar kullanma ve estetik cerrahi yolunu tercih etmektedir. Böylece bedene çeşitli yollarla müdahalede bulunmaktadır. Müdahale biçimi ne olursa olsun bedenin çağdaş toplumlarda bir sorun olarak algılandığı açıktır. Bu noktada, hem genel anlamda hem de erkek ve kadın olarak insanın ne kadar biyolojik-genetik bir varlık olduğu, ne kadar sosyo-kültürel bir varlık olduğu tartışması ortaya çıkmaktadır. Sosyobiyolojist yaklaşımı temel alan biyologlar, genetikçiler ve tıpçılar bedeni kendi doğası ve sınırları olan bir varlık alanı olarak tanımlarken, sosyolojist yaklaşımı temel alan sosyal bilimciler bedenin toplumsal ve kültürel olarak tümüyle inşa edildiğini savunuyorlar. Bu tartışma hala sonuçlanmış değildir ve zaman zaman da yeni araştırma bulgularıyla yeniden alevlenmektedir. Bedene çok-disiplinli bir yaklaşım gerekmektedir. Üstelik bedenin çoğul bir yapı olduğunu da dikkate alınırsa, mülti-disipliner yaklaşım kaçılınılmazdır. Beden sosyolojisi konusunda, elinizdeki edisyonu hazırlamay kalktığımızda bunun farkında olarak, farklı disiplinlerde çalışan bilim insanlarına çağrıda bulunduk. Bir yıllık çalışma sonunda, yedi bölümden oluşan ve son derece zengin kaynakçaya sahip bu hacimli eser ortaya çıktı. Alanında ilk olma özelliği taşıyan eser, pek çok bilim insanının katkı ve destekleriyle biçimlendi. Doç. Dr. Kadir Canatan Rotterdam'da Sosyal Akademi'yi bitirdi, Erasmus ve Vrij üniversitelerinde sosyoloji ve kültürel antropoloji eğitimi aldı. Çeşitli kitapları ve tercüme bulunan Canatan Balıkesir Üniversitesi'nde öğretim üyesidir.