On üçüncü yüzyılın ikinci yarısında İslam dünyası, siyasal birliğini kaybetmiş, birbirlerine düşman emirliklere bölünmüştü. Haçlılar doğudan gelen istilacı Moğol ordularının da desteğini alarak İslam dünyasına dehşet saçıyor, girdikleri yerde taş üstünde taş bırakmıyorlardı. Bağdat ve Şam’da yediden yetmişe herkesi kılıçtan geçirmişlerdi. “Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez” derler. Bu korku ve cinnet ortamı, sonunda efsanevi bir kahraman yarattı. Sivas’ta satılan bir köle, Moğolları on sekiz, Haçlıları ise yirmi kez yenerek beklenmedik bir anda tüm İslam dünyasının umut kaynağı oldu.