İran Devrimi (1979) sonrasında kullanıma sokulmuş ‘İslâmî fundamentalizm’ tabirinden ‘11 Eylül’ (2001) sonrasında yaygınlık kazanan ‘İslâmofobi’ye kadar Batı dünyasının İslâm algısı genelde yekpâre bir olumsuzlama doğrultusunda biçimlendi. Bu hâkim algı, İslâmî hareketlerin kendi içlerindeki farklılık ve karşıtlıkların ele alınmasını zorlaştıran bir engel teşkil etti hep... Nakşibendî tarikatının bir kolunun Batı dünyasındaki örgütlenme ve faaliyetlerini inceleyen bu antropolojik çalışma, ‘tekil’ (yekpâre) bir İslâm algısından ziyade ‘İslâm çoğuldur’ düsturundan beslenen eleştirel bir yaklaşımın ürünü. Tayfun Atay, tarikatın modern dünyaya bakışından toplu zikir törenlerine ve siyasal, ahlâki, eskatolojik (Mehdici) söylemlerine açılan geniş yelpazeli bir etnografik serimleme sunuyor. Topluluğun modern dünyada geleneğini değişime tâbi tutarak sürdürme çırpınışları kadar, kendisine karşıt diğer İslâmî çevrelerin meydan okumalarına direniş stratejileri de mercek altına alınmakta. İslâm-içi çatışma dinamiklerinin tespitine ilâveten, tarikatın kendi içindeki iktidar mücadelelerine ilişkin ayrıntılı gözlemlerle çalışma iyice seçkinleşiyor. Atay, eleştirel çözümlemesini, çalıştığı tarikat topluluğuna yönelik seferber ederken, yaptığı araştırmanın kendi bilişsel sisteminde yol açtığı dalgalanmalara ilişkin ‘öz-düşünümsel’ bir paylaşımda bulunmayı da ihmal etmiyor. Bu kitap, İslâmî bir yaşam biçiminin dışından, ama o hayata içerden bakma çabasının alabildiğine gösterildiği nadir bir kaynak...

Benzer Kitaplar