26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle yıldırım hızıyla Büyük Taarruz Harekatına başlayan Türk Ordusu, akıncı cetlerini hatırlatan bir sür'atle on beş günde Afyon’dan İzmir’e ulaşır. Tarih: 9 Eylül 1922’dir.Batı Cephesi Komutanlığı karargahını Bornova’da kurmuş, gelişmeleri izlemektedir. Türk basını da, bu yıldırım harekatını yakından takip etmektedir. Yunanlıların, Batı Anadolu’da Türk Milleti’ne reva gördükleri mezalimi soran Vakit Gazetesi muhabirine, Batı Cephesi Komutanı ismet Paşa şu cevabı verin“Yunan ordusunun Anadolu’da yaptığı yıkımın maddi karşılığı bir buçuk milyar altın liradır. Yunanlılar, Anadolu'da 280.000 ev yakmıştır. Yaktıkları şehir ve köyler hakkında ciddi bir inceleme yapıldığı takdirde bunun daha da fazla olduğu görülecektir... Yunan askerlerinin yangından başka, yaptıkları soygunlar da dehşetlidir. Yakmadıkları ya da yakamadıkları şehir ve köylerimizi soyup soğana çevirmişlerdir. Her Yunan eri 1.000 liralık soygun yapmıştır. 200.000 mevcutlu Yunan ordusunun gasp ettiği servet en azından 200 milyon altın lira demektir... Böylece milli servetten milyonları gasp etmişlerdir. ...Hele nüfus, ırz ve namusça olan kayıplarımız hiçbir ölçüye sığmaz. Fakat bütün bu zararlarımızı Yunanlıların yanına bırakmayacağız. Bunları en son kuruşuna kadar ödeteceğiz... Bunları söyledikten sonra ismet Paşa ayağa kalkar, hala için için yanmakta olan ve yer yer de patlamaların duyulduğu İzmir'e yönelerek kısık bir sesle devam eder:“Geçtiğimiz yerlerde harabeler gördük... Zaferin neş’esini duyamadık. İzmir’e olsun sağlam girelim, üzüntü ve keder duymayalım dedik. Ne çare kader... Olmadı.”Bu eserde, 15 Mayıs 1919 tarihinde Batı Anadolu'yu yangın yeri ve kan gölüne döndüren Yunanlıların masum Türklere uyguladıkları ve bugün uluslar arası hukukta soykırım tabir edilen hunharca hareketlerin ibret dolu belgeleriyle karşılaşacaksınız.