Onu takip eden ölümden kaçmak için sığındığı Lodos gemisinde, kaçamayacağı kadar büyük bir aşkın içine düşecekti Leyla. Düşecekti düşmesine de sevdiği adamın canı uğruna susacaktı da, o çok sevdiği aşk masallarının, o çok sevdiği sözüne rağmen… “Önce kaderin sever, sonra yüreğin.” Barut Reis ise yüreğini fırtınadan fırtınaya salan kızıl ateşin suskunluğu karşısında çaresizdi. Bir yanda onu adalete teslim etmesi için zorlayan yasalar, diğer yanda onu Barut Reis yapan düsturu… “Koruyamayacaksan sevmeyeceksin.” “Benim bir adım var,” diye diklendi kadın. “Ve?” deyip bunu hiç umursamadı adam. “Ve bana adımla seslenmeni istiyorum.” Barut Reis o an kahkaha atabilirdi. Tek konu bu kalmıştı öyle mi? “Sence benden bir şey isteyecek konumda mısın? Gemimde kaçak yakalandın, bilmem farkında mısın? Üstelik seni her an denize atıp, üstünden tam yol ileri devam edebilirim…” “Olsun. En azından arkamdan dua ederken adımı söylemeniz lazım. Sonuçta kime dua ettiğiniz önemli.”

Benzer Kitaplar