Az sonra uğrunda hapisler yattığımız, halkımız daha özgür, daha eşit yaşasın diye canımızı ortaya koyduğumuz, şehitler verdiğimiz, sokaklarında barikatlar kurup tarlalarında ekin ektiğimiz, lise koridorlarında devrim ve sosyalizm propagandası yaptığımız, sloganlarımızla duvarlarını inlettiğimiz toprakları arkamızda bırakacaktık. Vedalaşma zamanı gelmişti. Birbirini çok seven fakat ayrılığı kaçınılmaz bir yazgı gibi yüreğine düşüren iki âşık gibi ayrılıyorduk işte ülkemizden. Zihnimin derinliklerinde sakladığım yüzler, anılar, sözcükler, fotoğraflar ... birbirini kovalıyordu. Ekin biçen köylüler, barikat başlarında nöbet bekleyen yoldaşlarım; ne olur dikkat et! diyen annem, kardeşlerim, arandığım dönemde 12 Eylül’ün bütün o azgın terörüne rağmen kapısını tereddütsüzce bana açan akrabalarım, Ankara’nın Çorum’un o yiğit emekçileri!.. Ve sonra yüreğimde hep ince bir sızı gibi taşıdığım, bir kez olsun doyasıya öpemediğim, sevdiğim kız geliyordu aklıma... Sonra bu derin düşünceleri keskin bir bıçak gibi ortasından bölen, Dikkat edin yoldan çıkmayın, ses çıkarmayın! diye seslenen sorumlu yoldaşımın, gecenin karanlığında bizlere ulaşan sesi... Bu kitap; ibrahim Satılmış’ın yakın tarihe tanıklığıdır. 12 Eylül öncesi SGB’nin (Sosyalist Gençlik Birliği) yöneticilerinden olan Satılmış, kendi özgürlüğünden hareketle yakın tarihimize ışık tutmaktadır. Kitap; Satılmış’ın bizzat içinde yer aldığı Çorum Olayları , 12 Eylül ve Filistin’e çıkış, Bekaa Vadisi ve Helvi Kampı, Abdullah Öcalan’la ilk karşılaşma ve Sabra-Şatilla katliamı gibi süreçlerin, devrimci tanıklık bağlamında, yalın bir anlatımıdır...