“O, çok zeki ama alabildiğine sakindir de… Çok düşünen buna karşın genelde az konuşan biri. Konuştuğunda ise bazı sözcükleri üstüne basa basa tekrarlaması hemen göze batar. Yemek yemeyi aşırı sever bir kere. Onun için bu iş bir zevktir adeta. Şeker hastası olduğundan tatlı yiyemez ancak her lokumcunun önünden geçerken “Sana lokum alayım mı?” diyerek yiyememesinin acısını bana yedirerek çıkarır bir şekilde. Dürüsttür hepsinden öte; dürüstlüğü ondan öğrendim ben. Zorluklara dayanmayı, kimseye gebe kalmamayı, asla adaletten ayrılmamayı ve daha nicesini… Düşünüyorum da şu hayatımda neredeyse yer almadığı bir kare yok. Dokunmadığı bir anım yok. Ne bileyim; bazen benim için karanlık ve ıssız gecelerde çalınan bir ıslık gibi geliyor bana. Hep yanımda, her zaman arkamda. Korkmuyorum bu yüzden ve sonsuz güveniyorum ona. Özetle; varlığı tek başına bile yetiyor. Kimden mi bahsediyorum? “O, benim BABAM.”