Makine kapanıyor, tak! Puf puf, oturuyor yerine. Vınnn, işte o mucizevi şey oluşuyor ve ben ne olduğunu tahmin etmeye çalışıyorum. Sarı mı kırmızı mı? Meyve kasası mı yoksa ne taşıyacağını merak ettiğim bir varil mi? Tık, işte orada! Siyah bir vezir. Beklediğim bir şey değil ama olsun. Makinenin ortasında birisinin onu almasını, ait olduğu takımın diğer taşlarıyla bir araya getirmesini ve beyazları yenecek bir oyuncunun elinde zafere ulaşmayı bekliyor. Babamın Makineleri, güçlü bir ilk kitap olarak Türk edebiyatına armağan ediliyor. Bazen soğukkanlı, bazen çocuksu, bazen gözü pek bir anlatıcı kendisini gösterse de hepsinin sesi sarsıcı ve uyarıcı.