Zaman herkesten eşit çalmıyor hayatı, kiminden az alıyor kiminden çok. Herkes aynı büyümüyor ve herkes aynı yaşlanmıyor bu yüzden... “Babamın Emaneti” sahici ve içtenlikli bir ilk roman. Sağlam bir iç hesaplaşma... Tarihçi olmak idealiyle üniversite okumuş ancak babasının ona emanet ettiği pastaneye sahip çıkabilmek için kendini geçmişe hapsetmiş genç bir adamın aşk, intikam, oyunbozanlık, hainlik ve korkuyla yüzleşmesi, onu hazır olmadığı yeni bir hayata sürüklüyor. Geniş bir karanlık, dipsiz bir yalnızlık içindedir Poyraz. Geçmiş ona sıkıcı, baskıcı ve boğucu gelse de güvenlidir, çünkü tanıdıktır. Oysa gelecek öyle değil. Bir gün, çalıştığı pastaneye müşteri olarak gelen Rüya, Poyraz’ı giderek geçmişinden uzaklaştırır. Mizacına yapışmış çocuksu iyiliğini gittikçe kaybettiğinin farkında bile olmayan Poyraz, hayatında hiçbir şeyin aslında göründüğü gibi olmadığıyla yüzleşir. Ne çocukluk arkadaşı Uygar bunca yıldır tanıyıp güvendiği insandır ne de kalbini verdiği Rüya hayalindeki kadındır. Naif polisiyesiyle olduğu kadar psikolojik tahlilleriyle de öne çıkan “Babamın Emaneti” eski İstanbul semtlerine yeniden hayat üfleyen nostaljik dokusuyla da doyumsuz bir okuma serüveni vaat ediyor.

Benzer Kitaplar