Fransız Düşüncesinin ve Psikanalizin Efsanevi Ustasından Baba ve Tanrı Üzerine Sıradışı Bir Sorgulama Filozofların ve bilginlerin Tanrı'sı değil İbrahim'in, İshak'ın, Yakup'un Tanrısı diye yazar Pascal Mémorial'ın başına. İlk olarak sizi yavaş yavaş duymaya alıştırdığım şey söylenebilir, yani bir Tanrı'yla gerçekte karşılaşıldığı. Her gerçek gibi o da erişilemezdir ve aldatmayanla, yani kaygı ile gösterilir. Baba-Tanrı'nın yeri, Baba-nın-Adı diye adlandırdığım yerdir. Eğer simge ile insani olan arasındaki meseleyi bir başka ucundan tutmak isteseydim, sözcükten, sözden ya da ufak demetten yola çıkmak yerine, şefin mezarı ya da herhangi birinin mezarı üstündeki höyükten başlardım. İnsan türünü karakterize eden şey, tam da cesedi, bu insanın yaşamış olduğu gerçeğini muhafaza eden ve bir kabir oluşturan bir şeyle çevrelemesidir. Mezarın üstündeki toprak yığını ya da kabirdeki herhangi başka bir işaret kesinlikle "simge" adına layıktır. Bu insanileştiren bir şeydir. Analiz dediğimiz praxis konusunda, onu nasıl aradığımı ve onu nasıl ele geçirdiğimi dillendirmeyi denedim. Onun hakikati hareketli, hayal kırıklığına uğratıcı ve kaygandır. Bunun sebebinin, analiz praxisinin, doğrunun fethine doğru aldatma yoluyla ilerlemek zorunda olması olduğunu anlayacak durumda değil misiniz? Zira aktarım, Başka'nın yerinde hiçbir Ad'a sahip olmayana aktarımdan başka bir şey değildir.