Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Azınlık Spor Kulüpleri ve Sporcular, Türkiye’de sporun bir başka tarihçesini sunuyor. Osmanlı’da, esas olarak yabancılar aracılığıyla başlayan modern spor faaliyetleri çeşitli baskılarla karşılaşmış; özellikle futbol Türk sporculara yasaklanmıştı. Öyle ki Türk futbolculardan bazıları sırf yasakları delmek uğruna adlarını değiştirip futbol oynamaya çalışmışlardı. II. Meşrutiyet ile birlikte gelen özgürlük ortamı Türk sporcuların da sahalara çıkmasına imkân sağladı. Cumhuriyet ile birlikte bu süreç hem büyük bir hız kazandı, hem de kurumsallaştı. 20. yüzyıl başından itibaren art arda kurulan Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe ve diğer Türk kulüpleri yıllarca Türk sporuna hizmet ederken, azınlık spor kulüpleri de çok iyi sporcular yetiştirdiler ve bunların çoğunu da bu üç büyük kulübe verdiler. Böylece Türk sporuna azınlık sporcuların katkıları yadsınamaz hale geldi. Aralarından sayısız milli sporcu, sayısız şampiyon çıktı. Ancak siyasi olayların getirdiği baskılar sonucu nüfusları yavaş yavaş azalan gayrimüslim cemaatlerle birlikte azınlık kulüpleri de tek tek eridi, çoğu sporcular yitip gitti. Maddi olanaklar tükendi, bu kulüpler kendi yağlarıyla kavrulmayı sürdürdüler. Bugün artık Türk sporunda bir Vahram Papazyan, bir Tahtaperde Aleko, bir Büyük Garbis, bir Buduri, bir Garbis Zakaryan, bir Vartan Tetikbaş, bir Garo Hamamcıoğlu, bir Kasapoğlu, bir Niko Kovi, bir Violet Kostanda, bir Rober Eryol, bir Lale Kohen, bir “Ordinaryüs” Lefter çıkmıyor. Ama hiç değilse anıları koruyabiliriz. Spor, müzik ve Adalar tarihleriyle ilgili çalışmalarıyla da bilinen Orhan Şevki, elinizdeki kitapla işte bunu yapıyor. Kitap, A z ı n lı k S p o r K u l ü p l e r i v e S p o r c u l a r alanına giren her madde ve her ismi eksiksiz bir şekilde kapsama iddiasını tabii ki taşımıyor, ama okuyucuyu yukarıda sayılan isimler ve daha niceleriyle, unutulmaz takımlarla, güzel anekdotlarla birlikte sporun hemen her dalında bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.

Benzer Kitaplar