7 Haziran'dan 1 Kasım'a, beş ayda ülkenin içine sürüklendiği savaş hali, AKP'nin ya da daha doğru ifadeyle Saray rejiminin, bildiğimiz anlamda bir seçimle siyasal iktidarı terk etmeyeceğini göstermişti. Ülke ilan edilmemiş bir olağanüstü hal içinde aylarca yönetildi. 2010'da güçlü adımlarla başlayan "anayasasızlaşma süreci, Kasım darbesine kadar zaten doruğuna ulaşmıştı. Suruç'ta, Ankara Garı'nda, Diyarbakır'da bedenlerimizi ve zihinlerimizi patlatan bombalar, bir anda en yüksek tonda kendini yenileyen savaş düzeni AKP'ye seçimi kazandırabildi. 1 Kasım'ın demokratik bir seçim olmadığı, 7 Haziran'a bir darbe olduğu açıktı ve aslında Kasım 2010'dan beri süren anayasasızlaşma sürecinin niteliksel bir sıçramasıydı.