Erken dönem Türkçe edebiyatta heteroseksüel rejime direnç gösterdiği üzere “arzu” üzerine yazma fikri, birkaç yıl önce yerli edebiyatta LGBTİ üzerine bir araştırma yapma kararını verdiğimde birdenbire ortaya çıktı. Araştırma için yola çıkarken ilk etapta figürleri, yazarları, karakterleri LGBTİ olarak türleştirme hatasına düşmüştüm. Bu tip bir türleştirme pratiğinin meşru olabilmesi için ele aldığım dönemin LGBTİ diye adlandırılabilecek bir politikleşmeyi sağlamış olduğunu da ispatlayabilmem gerekiyordu. Hâlbuki araştırmanın ilerleyen safhaları, arzu ve beden eksenli bir okumanın bu tip bir türleştirmeyi aşmanın bir zorunluluk olduğunu gösterdi. Guy Hocquenghem’in ünlü sözünün de akla getirdiği üzere: “ ‘homoseksüel arzu’ ifadesi anlamsızdır. Arzu homoseksüellik ve heteroseksüellik alt başlıklarına ayrılmaz.” Bu kitap, “heteroseksüel arzu” gibi bir alt başlığın olduğunu varsayan bir anlayışla yazılmadığı için genel olarak “olma” ve “sahip olma” eksenindeki bütün enerjilere normatiften sapma ölçüsünde mümkün olduğunca yer verdi, bu işleyişleri heteroseksüelliğin de yer aldığı bir arzu skalasındaki çeşit gibi ele almadı. Bu bakımdan kitap, “normal” cinselliği dışarıda bırakan bir bütün olarak arzuya ve bedene dair olmaya çalıştı, denilebilir. Bu konuya ilgi duymaya başlamam, bir bakıma, çok da tesadüf eseri denemez, çünkü çıkış noktam Memduh Şevket Esendal üzerine çalışırken toplumsal cinsiyet üzerine yazmaktı ve toplumsal cinsiyet üzerine düşünüş kadın-erkek molar toplanışından çok, bu toplanışa direnmeyi beraberinde getirdiğinden geleceğim nokta bir zorunluluktu. Bu kitap, benim için uzun olduğu kadar, öğretici bir sürecin ürünüdür... Kıvanç Tanrıyar

Benzer Kitaplar